13 Haziran 2007 Çarşamba

Morissey-Taksi Şöförü [ArşivOxy]

İmkansızlık/taksi şöförü

1- “Morrisey Türkiye'ye geliyor” söylentileri arasında hoş bir sohbet esnasında, hayatımın en mükemmel imkansızlık tanımıyla karşılaştım. Morrisey'den bahseden arkadaşım heyecanla anlattı: "Dipnot kitapevindeyim. Dergileri karıştırıyorum. Morissey’le ilgili yazı gözüme takıldı. Adam eski grubu -----‘a dönmektense kendi taşaklarını yemeyi tercih edeceğini açıklamış. Tam bunun ne kadar imkansız olduğunu düşünürken, haberi yazanın notuyla karşılaştım. Oxy,bunun gerkeçten “imkansız” olduğunu başka nasıl anlatabilir; adam vejeteryanmış!!”

:))))))

2- Taksiyle eve dönüyorum. Sıkılmışım, kafam dolu, bir an önce eve varmak istiyorum. Şoföre eğilip rica ettim, “çok acelem var da, biraz hızlı gitmemiz mümkün mü??

Yola sabitlenmiş gözleriyle mekanik bir izlenim veren asık yüzlü şoför hoşsohbet biri oluverdi birden. Bana Çorumlu ağzıyla “Kendin evme, işin evsin” diyor. Anlamaya çalışan bakışlarımı yakalayıp açıklıyor, “sen acele etme, işin acele etsin”.

O noktada kendimi zamanı doğrusal bir çizgi olarak açıklayan kuramın “üstünde” düşünürken buldum. Ciddi ciddi, tam üstünde. Kutsanmış olduğu için altın sarısı ve beyaz ışıklar saçan bir çizgi üstünde hızlı ve hoşnutsuz bir ifadeyle yürüyen bir çocuk var. Dizlerine kadar gelen tek parça mavi-beyaz çiçekli bir elbise giymiş ve acele ediyor olduğu için her adımda homurdanıyor. Sonra taksi şoförünün cümlesiyle, iki boyutlu ışık saçan çizgi önce genişliyor yer oluyor, sonra çevredeki her şey oluveriyor. Bir rüzgar. Zaman, yürüdüğü çizginin ters yönünde, ona doğru “gelmeye” başlıyor. Çocuk artık yürümüyor, gülüyor. Ve ben kahkahayı basıyorum!. Neden acele ediyorum? İşim de acele edebilir J


Hiç yorum yok: