4 Ocak 2011 Salı

Üniversite'de Özgürlük Olarak Pornografi

Sene 2004, Başkent Üniversitesi. Zorunlu seçmeli derslerden birinde, “insan ve çevre etkileşimi”ndeyiz. Öğretmen final projesi veriyor ve herkes konu seçiyor. Benim konu “inançlar doğrultusunda gelişen çevre yapılandırılması”. Eski çağlarda ürünün bereketi bol olsun diye uzun taşlar dikiyor ve önünde ayin yapıyorlar. Bugün korkuluğa dönüşen tarla taşları için, fallus durumu söz konusu. Hoşuma gidiyor.

Çıkışta hocayı yakalıyorum ve projemi anlatıyorum: Penis şeklinde büyük bir karton olacak. Üzerinde görseller, fallusla ilgili tarihsel gelişim ve sembolik anlatımlar vs.. “Hocam, bu sorun olur mu?” diyorum. “Selencim, projende pronografiye varmadığı sürece, her şeyi kullanabilirsin” diyor. Tamam, diyerek haftayı geçiriyorum. Bazı şeyler ekliyor, bazılarını çıkarıyorum.

Bir sonraki ders, sınıfa gelirken öğretmen beni koridorda yakalıyor ve mahçup şekilde “Selencim, senden özür diliyorum. Böyle bir hataya nasıl düşebildim, bilmiyorum. Lütfen geçen hafta söylediklerimi unut” diyor. Gitti bizim proje, iptal ediyor belli ki.. derken asla unutamadığım şu sözleri sarfediyor:
“Eğer senin projen, konun, anlatımın, ifade şeklin, pronografi gerektiriyorsa; istediğin ölçüde kullanmakta özgürsün. Ben nasıl bir kaygıya kapılıyorum da seni durduruyorum? Bu senin konunla ilgili sanatsal ifade şeklindir ve hiçbir şekilde kısıtlama hakım yok. Özür dilerim tekrar..”

Arkasını dönüyor, derse giriyor…

Tevazu göstermeyeceğim. Efsane bir sunum yapıyorum. A notu ile dönemi kapatıyorum.
--
Aradan geçen 7 sene.
YUH size.

 --
Sevgili öğretmenim, önünüzde saygıyla eğiliyorum.