12 Mayıs 2009 Salı

Spirit-Luna Ay Ruhu


Bilgisayar ekranındaki beyaz takım elbiseli donuk bakışlı kadın, hepimize tabletleri yutmamızı söylüyor. Herkes itaat ediyor. Başımda bekleyen üniformalı adama dönüp bakıyorum. Güven verici ifadesiyle onaylıyor. Ağzıma atıyorum. Ekrandan tekrar kadını duyuyoruz.


“-Spirit-Luna tabletleri sisteme girişinizin ilk halkasıydı..”


Ses kulaklarımda gittikçe inceliyor, uzaklaşıyor ve sonunda cızırtı haline geliyor. Uykumun geldiğini, beynimin yavaş yavaş etkinliğini kaybetmeye başladığını hissediyorum. Ekrandaki sesin büyülü bir tınısı var.


Tam o anda kafatasıma elektrik verilmiş gibi hissediyorum. Gözümün önünde yumuşayan renkler keskinleşiyor, birden fark ediyorum: Bize verilen spirit-luna aslında beyin dalgalarımızı alfaya titreşimlerine getirmeyi amaçlayan bir çeşit tabletmiş. Ekrandan verilen ses hipnotik özel bir frekans, bir çeşit zihin kontrol projesiymiş.


Hemen bağırmaya başlıyorum; “-Kimse uyumasın! Herkes betada kalsın! Şarkı söyleyin kahkaha atın, bir şeyler yapın!”

7 Mayıs 2009 Perşembe

Planlar, Tuvaletteki Oscar Wilde

· Ne oldu ne bitti konseptine geri dönüyoruz. Artık mayıs ayındayız ve bu ay benim için önemli. Çünkü kendimi yenileyeceğim, yenilememek için bir bahanemin kalmadığı bir ay. Örneğin şimdiye kadar bazı sınavlara hazırlanmıyor oluşumu, içinde bulunduğum büyük koşturmacaya dayandırıyor, boğazıma hakim olamayışımı da “can boğazdan gelir” düsturuyla meşrulaştırıyordum. (ehiehiehi) fakat şuan artık bahanem kalmadı, kitaplarımı aldım, iş ortamımın da görece müsait olmasıyla birlikte şimdiye kadar hep hafife aldığım bir konu üzerine; “kariyer” üzerine odaklanmaya başladım…
· Bu arada gün ve an itibariyle sağlıklı beslenme rejimindeyim, kendime duyurulur.
· Evin banyosuna Şakir Eczacıbaşı’nın 530 sayfalık “Oscar Wilde Tutkular, Acılar, Gülümseyen Deyişler” eserini koymuştum. Bir gün “ben biraz wilde okuyayım” diyerek yerimden kalkınca, eşimin hayretle karışık ses tonundan şu cümleyi duydum: “inanamıyorum, tuvaleti geldiğini wilde üzerinden anlatan bir karım var!”
· Yazarın yaşadıklarından bağımsız bir kurgu oluşturması mümkün, fakat kişileri konuştururken bağımsız olması mümkün değil. Örneğin ben yukarıdaki cümleyi geliştirerek bir karaktere söyleteceğim. Birkaç yıl sonra para verip satın alacağınız kitabım içindeki bir karaktere ;)
· Anlatacak çok şey var komik komik, lakin şuan “writer’s block” durumuna girdim, hepinizi öper…


wilde demişken, bir alıntı yapmadan bitiremeyiz, öyle değil mi? Ayıp olur.


Bir oyun sahnelendiğinde, eğer oyun sanat eseri ise, sınavdan geçen sahnedir.
Bir oyun sahnelendiğinde, eğer oyun sanat eseri değil ise, sınavdan geçen izleyicidir.