Bilgisayar ekranındaki beyaz takım elbiseli donuk bakışlı kadın, hepimize tabletleri yutmamızı söylüyor. Herkes itaat ediyor. Başımda bekleyen üniformalı adama dönüp bakıyorum. Güven verici ifadesiyle onaylıyor. Ağzıma atıyorum. Ekrandan tekrar kadını duyuyoruz.
“-Spirit-Luna tabletleri sisteme girişinizin ilk halkasıydı..”
Ses kulaklarımda gittikçe inceliyor, uzaklaşıyor ve sonunda cızırtı haline geliyor. Uykumun geldiğini, beynimin yavaş yavaş etkinliğini kaybetmeye başladığını hissediyorum. Ekrandaki sesin büyülü bir tınısı var.
Tam o anda kafatasıma elektrik verilmiş gibi hissediyorum. Gözümün önünde yumuşayan renkler keskinleşiyor, birden fark ediyorum: Bize verilen spirit-luna aslında beyin dalgalarımızı alfaya titreşimlerine getirmeyi amaçlayan bir çeşit tabletmiş. Ekrandan verilen ses hipnotik özel bir frekans, bir çeşit zihin kontrol projesiymiş.
Hemen bağırmaya başlıyorum; “-Kimse uyumasın! Herkes betada kalsın! Şarkı söyleyin kahkaha atın, bir şeyler yapın!”