7 Mayıs 2009 Perşembe

Planlar, Tuvaletteki Oscar Wilde

· Ne oldu ne bitti konseptine geri dönüyoruz. Artık mayıs ayındayız ve bu ay benim için önemli. Çünkü kendimi yenileyeceğim, yenilememek için bir bahanemin kalmadığı bir ay. Örneğin şimdiye kadar bazı sınavlara hazırlanmıyor oluşumu, içinde bulunduğum büyük koşturmacaya dayandırıyor, boğazıma hakim olamayışımı da “can boğazdan gelir” düsturuyla meşrulaştırıyordum. (ehiehiehi) fakat şuan artık bahanem kalmadı, kitaplarımı aldım, iş ortamımın da görece müsait olmasıyla birlikte şimdiye kadar hep hafife aldığım bir konu üzerine; “kariyer” üzerine odaklanmaya başladım…
· Bu arada gün ve an itibariyle sağlıklı beslenme rejimindeyim, kendime duyurulur.
· Evin banyosuna Şakir Eczacıbaşı’nın 530 sayfalık “Oscar Wilde Tutkular, Acılar, Gülümseyen Deyişler” eserini koymuştum. Bir gün “ben biraz wilde okuyayım” diyerek yerimden kalkınca, eşimin hayretle karışık ses tonundan şu cümleyi duydum: “inanamıyorum, tuvaleti geldiğini wilde üzerinden anlatan bir karım var!”
· Yazarın yaşadıklarından bağımsız bir kurgu oluşturması mümkün, fakat kişileri konuştururken bağımsız olması mümkün değil. Örneğin ben yukarıdaki cümleyi geliştirerek bir karaktere söyleteceğim. Birkaç yıl sonra para verip satın alacağınız kitabım içindeki bir karaktere ;)
· Anlatacak çok şey var komik komik, lakin şuan “writer’s block” durumuna girdim, hepinizi öper…


wilde demişken, bir alıntı yapmadan bitiremeyiz, öyle değil mi? Ayıp olur.


Bir oyun sahnelendiğinde, eğer oyun sanat eseri ise, sınavdan geçen sahnedir.
Bir oyun sahnelendiğinde, eğer oyun sanat eseri değil ise, sınavdan geçen izleyicidir.

Hiç yorum yok: