29 Temmuz 2010 Perşembe

Memento Mori







Wiki alıntısı ile başlayalım:
Memento mori, "fani olduğunu hatırla", "öleceğini hatırla" veya "ölümünü hatırla" gibi şekillerde çevrilebilecek bir Latince deyiş. Ayrıca bu deyiş, aynı amacı taşıyan fakat farklı şekil ve konseptleri kullanan çeşitli sanat eserleri için de kullanılır ki buradaki aynı amaç insanlara faniliklerini, ölümlü olduklarını hatırlatmaktır.
Memento mori, bir başka şekilde, 19.yy yaygın ölü fotoğraflama anlayışına verilen bir isim.  Buradan hareketle, aşağıda Memento Mori başlığındaki bazı çalışmalarımı bulabilirsiniz. Yaşam, yaşamın tadı, ölüm..Üzerine tıklandığında doğrudan flickr hesabıma yönlendir. Sevgiler!
Memento Mori
Memento Mori
Memento Mori
Memento Mori
Memento Mori
Memento Mori

18 Temmuz 2010 Pazar

Günlerden; Gerçek-üstü Kadın

Karşımda o.
Tanrı kimseye kaldırabileceğinden fazla yük vermezmiş ya..  Onun sırtına  bakıyorum, şaşırıp kalıyorum. Öyle büyük ki  küfeleri, şimdiye kadar kimsede böyle derin, böyle dünya içinde dünya taşıyan küfeler görmemiştim. Bir de kendiminkine bakmak istiyorum, göremiyorum. Bir tek  onu göremiyorum zaten.  Herkes,  tüm ağırlıklarıyla karşımda. Çıplak görmek bir ruhu, zevk değil, acı verir. Acılar içindeyim..
Sohbet ediyoruz.  Zaman daima bizi baltalayan bir Pan oldu etrafımızda. Eline mesafe  flütünü alıp çalmaya başlamaya görsün.  Hareket etmesek bile, ayaklarımızın altındaki toprak kaymaya, gündüzler gece olmaya başlar ve olduğumuz yerde kıpırdamadan uzattığımız ellerimiz, bir an sonra birbirine değmemeye başlar. Anlarım ki, insanların “haftalar geçti” dedikleri şey gerçekleşmiş.  Ama oradayızdır.
Elimde bardak, içinde tadına doyamadığım çay. Çay mı bilemediğim şey, tadına doyamamak. Rüzgarın esintisi, çevrede hafif insan uğultusu.. Çardak tahtasına dolanmış çiçeklerin oynaşı.. Konuşuyorum, karşımdakinin sesiyle, duyuyorum onu, kendi sesimle.. Çoktan tek yürek ve tek zihin, bağlamdan uzaklaşmışız bile.. Kimbilir hangi senfoninin, kaçıncı albümünde, hangi yaprağı çeviriyoruz..
Derken bir kadın geliyor yanımıza. Bir ışıltı. Bembeyaz ve kupkuru, buruşuk tenine bakıyorum. Dişleri dökülmüş bir köylü kadın. Gagavuz Türklerine benzer kendisi. Yüzünde saflığın  içtenliği, elini uzatıyor aldırmadan  mesafelere ve bireyselleşmiş dünyanın koyduğu korkak sınırlara. Elini uzatıyor, benim sırtıma, ha, hayır, onun sırtına. Pat,pat vuruyor ve simsiyah gözbebekleriyle bembeyaz ışıklar saçarak ninni gibi konuşuyor: “Ne güzel kadınsın sen.. Seni izliyorum bir süredir.. Çok güzel kadınsın sen, çok!”
Ben duruyorum, nefesim duruyor.  Oynaşan çiçekler duruyor. Bardağı yerine koyarken  zıplattığım damla havada duruyor.  Rüzgar duruyor, ve O da duruyor.  Kadın, elini O’nun omzunda bırakıp gidiyor sanki.  Her şey, her şey o yaşlı, köylü kadını saygıyla bekliyor, selamlıyor akışına devam etmek için. Benden izin almaksızın kanım bile akmaktan vazgeçerek duruyor, selam ediyor kadına.
Kadın uzaklaşmış, fark etmiyoruz. Belki de bir anda yok oldu?.. Emin olamıyoruz.  Hatta, bunları konuşamıyoruz. Akış; kadının gitmesiyle yeniden başlasa bile, bu defa biz devam edemiyoruz, bir süre.
“Ah!” diyor, “Keşke fotoğrafımızı çekseydin.”
Elime bakıyorum. Farkediyorum makinemi.  Ama bir şüpheyle sarsılıyorum, acaba böyle bir şey, görüntülenebilir miydi?
“Acaba gerçek miydi..?”  
Bu soru pek çokları tarafından ciddiye alınmayacak, ama O büyük bir ciddiyetle düşünüyor sorumun cevabını.  Çünkü o da emin olamıyor.
Etrafa bakıyoruz, her şey normal. Herşey, belki birkaç saniyede gerçekleşen olaydan önceki gibi.  Bir tek biz, eskisi gibi değiliz. Birkaç saniye öncekinden çok farklı, hayatında bir mucize yaşamış insanlar gibi, bambaşkayız.  Kaç kişi hayatında bir mucizenin öznesi olabilir ki?
Veya, kaç kişinin hayatında, koruyucu meleğinin eli onun omzuna değer ki..? Kaç kişi, bir meleğin kendisini göstermeyi seçeceği kadar üzüntülü, bu mucizeye nail derecede kıymetli olabilir ki..
Ben bir tane biliyorum..
Ve şu anda, siz de biliyorsunuz.





11 Temmuz 2010 Pazar

5/365 Maskeler


Bazen size hiçbirşey ifade etmeyen bir insanın sözlerine, sırf dikkate alındığını düşünmesini istediğiniz için mimik yaparsınız.
Mimikler elinden geleni yapar, fakat sonuç başarısızdır. Anlatılan karşısındaki "şaşkınlık beklentisi"ne verebildiğiniz tek ifade, donuk bakışlardır.
Tek istediğiniz, nefes almaktır...

Seslendirirsek:
"yaa... ..ilginç.."

6 Temmuz 2010 Salı

3/365 İstediğine Odaklanmak -Kedizooka

Catzooka 3/365

Yoksa hayatında olmasına istediklerine odaklanan ve onları elde etmek için sorumluluk alanlardan mısınız..?

5 Temmuz 2010 Pazartesi

2/365 Hayatın Seyirlik Fırsatları...

Hangi kategoridesiniz? Kendi hayatınızın izleyicisi mi, yoksa...

Flying Opportunuties of Life 2/365

365 Set Projesi 1/365

365 projesi, her gün (genellikle fotoğrafçının kendisini) görüntülediği bir karenin yayınlanması ve fotoğrafla ilgili oluşturduğu konsepti anlatmasından oluşuyor. Bu konuda flickr.com sitesinde çok eğlenceli setler mevcut. 2 sene önce başladığım projeye devam etmemiştim. Bu defa her gün azimle çekmeye ve bu projeyi sonlandırmaya niyetliyim. İnsanın yaratıcılığını kamçılayan zevkli bir uğraş. Her gün burada da anlatacağım. Dün yazmaya zamanım kalmadı. Dünkü fotoğraf:No Escape from a Passionate Lover
" Tutkulu aşk herşeyi görür" veya
"Tutkulu aşıktan kaçış yok"

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Pink Martini Konseri, Yaşasın!

Pink Martini 6 Temmuz Salı günü ODTÜ Vişnelik'te!!!
Ruhun gıdası, muhteşem müzisyenler. Ben de orada olacağım. Gelemeyecekler için çerezler, tinleyinis: