17 Ağustos 2009 Pazartesi

Seni Lanetliyorum Turkcell!

Nasıl yaparlar bunu, nasıl “merak” gibi muhteşem bir kelimeden payelenirler! Bunu ne cüretle yaparlar?!

Hayatımıza “özgür kız” fenomenini sokup dağda telefon konuşmanın “özgürlük” demek olduğunu yedirdiler önce. Özgürlüğün tanımını “ayrıcalığa sahip olmak” anlamında pozitif kullandılar. Bu nasıl bir özgürlükse, “hakim olacağımızı” vaat ettikleri dünya tarafından; her an erişilebilir oluverdik. Bilinebilir, erişilebiliriz. Özgürlüğün doğasında bulunabileceğini varsaydığım ne kaçış kaldı elimizde ne özel alan. Özgürleşmek değil bu, resmen kelepçelenmek.

Sonra aynı anda “çocuk da kariyer de” yaptırdılar. Paraladık kendimizi. Aslında tüm olay,ekonomik şartların kadınları "da" iş hayatına itmesiyle başlayan süreçte kadınları ped alma konusunda teşvik etme amacı güden orkid firmasının "özgür kız nil"i kullanarak "çocuk ve kariyerin aynı andalığı" nosyonunu hayatımıza sokmasıyla zirveye ulaştı. Akademi buna hızlı uyandı,"Liberal Toplumun Yeni Hastalığı: Active Citizenship" makalelerini yayınladı. Lakin başarıya susamış alt benliğimize bu "mükemmelliğin başarılabilirliği" öyle hızlı ve keskin bir giriş yaptı ki, bu nosyonun kıskacından kurtaramıyoruz kendimizi.

Kavramlarla, kavramlarımızla oynuyorlar, yetmiyor.

“Merak etmiyor musunuz” reklam sloganını Lost’la ilgili yazımın bir paragrafında, aynen slogan atar gibi kullanmışım, ne fena. Oysa orada derdim çok farklıydı. İşte, Turkcell’in tam olarak yapmaya çalıştığı da bu; benim merak dürtümle ilgili söylemlerde bulunarak benimle özdeşlik kurmaya çalışıyor, güven kazanıyorlar.

Bu ne cüret! Turkcell, lanetliyorum seni!

Fotoğraf ilgili reklamdan alıntıdır.