27 Kasım 2008 Perşembe

maalesef

Günaydın!
Maalesef hala uyku modundayım, uyanamıyorum bir türlü bugün. Bir rüya görüyordum, uyanırken rüyamı unutmayayım diye hayali post it’ler yapıştırdım beyin ekranıma ama, görünen o ki sadece yapıştırdığımı hatırlıyorum, içeriğini değil maalesef.
Bugünün teması maalesef olsun.
Maalesef bugün işe gitmek istemiyorum, maalesef yarın derse gitmek istemiyorum, maalesef … bugün yaşam dursun. Bir günlüğüne. Ben de bir güzel uyuyayım..

Naylon Türbanlı ile Gerçek Strateji

Bıktım bu adamlardan.

Seçimlerde oy kaygısı yaşayan ve türban için uzun zamandır aleyhte savaş veren C partisi bakar ki işler kötü, ufak bir hile yapar. 4 yıldır zaten Türban’ın kabulü ile ilgili bir algı dönüşümü yaşanmıştır ve toplumda ciddi bir “kesim” kendisini daha birey hissetmektedir, C partisi varoluş mücadelesi hile no 1 ile başlar:

Önce bir avuç türbanlı insan bulup eline para sıkıştırır ve C partisi grup toplantısına sokar. Sonra bir miktar parayı da bu durumu “fark etsinler” diye gazetecilerin eline sıkıştırır. Bir miktar para, bu yeni durum halka “yayınlansın” diye medya patronlarına, bir miktar da “sempatizan” olduğunu açık açık konuşacak yüzü gözü örtülü hanımcıklara –naylon türbanlı (bkn. naylon şirket)- kaçıverir.

Sadece bir miktar para ve bir ilkokul çocuğu stratejisiyle birkaç günde yürürlüğe giren plan sonucu, bu haberleri izleyerek “kendilerinden olanların C partisine sempati duyup desteklediklerine” inanan naylon olmayan türbanlı insanlar itinayla 2009 seçimlerine hazırlanır.

Gerçekten oluyor mu şimdi bu ya..

Yok artık..

20 Kasım 2008 Perşembe

Ağır Grip

Bugün çok zor geçecek gibi hissediyorum.
Dışarı çıkmaya çalışan bir şey var içimde. Sürekli boğuşuyoruz. Gücüm azaldıkça yüzeye yaklaşıyor ve derimi ısıtıyor. Gözlerim sulanıyor. Savaşıyoruz durmaksızın. Yaklaştıkça itmeye çalışıyorum onu içeri. Bir an önce uzanmak istiyorum, oysa gün yeni başladı. Burnuma saldırıyor, burun akıntım başlıyor. Ağzıma saldırıyor, dudaklarım kuruyor, çatlıyor. Ciğerlerim daralıyor.

Hiçbir nefes yetmiyor nefes almama.

1 buçuk saat oldu. 1 buçuk gündür elimde kılıç, savaşıyor gibiyim.

Düşmanın adı bu defa grip.

..olmasını diliyorum.

17 Kasım 2008 Pazartesi

Zihnin pijama hali

Yeşil gözlü Şutga çingenesi balkan göçmeni bir kadının eğitmenliğinde ilk araba sürüşüm olarak sarıldığım direksiyonda, yandan hızla geçerek yüreğimi ağzıma getiren sarı renkli bmw’ye okkalı bir küfür sallamak. Şok halinde küfrün ne kadar doğal çıktığına hayret etmek. öğrenilmiş bir davranış olup olmadığı üzerine düşünmek. Bu arada taktırdığı neonlara gülmek.

Bir önceki virajın nasıl dönüleceğini öğrendikten sonra bir başka sürücü adayının aynı pozisyonda virajı almak için titrek şekilde ter döktüğünü görünce dalga geçmek ve az önce kendinin yaşadığı gergin ifadeyle alay edebilmek için adayın yüzüne bakmaya çalışırken önündeki taksiciye çarpmaya ramak kalmak. Bmw’ye sallanan küfrün kendine sallanması, ses çıkaramamak.

Çingene kadının bir türkü tutturması, ayakla ritm tutmak isterken yol ortasında frene basmak. Fren pedalının hassasiyetine hayran kalmak. Çingene kadından küfür yemek.

Pazar günü mevlüde gitmek. Ölüm üzerine düşünmek. Ölenin yakınlarından başka geri kalan herkesin seremoniye iştirak ve bilmişlik taslayarak işlerindeki başarısızlık- idareci olamama duygusunu tatmin etmeye çalışmalarını görmek. Bunun belli bir yaş grubuna yapışmış olduğunu gözlemlemek. Bir küfrü de alkışlar eşliğinde kendilerine göndermek.

Eve dönmek, tv açmak, şarap koymak.

İçmek, içmek…

*Japon kadın, üç çocuğuyla birlikte masada oturmaktadır ve ben en küçüğü sevmekteyimdir. Kadın elindeki 12x12lik tahtayı getirir ve bana “Suntag’ı nasıl oynamak gerekiyordu, normal oynanmıyor, değil mi?” diye sorar. Suntag binlerce yıllık özel bir oyundur, zamanında yalnızca kayalar arkasında Japonyanın geleceğine karar veren uzun bıyık ve sakallı bilge heyetleri tarafından içlerindeki aşkınlığı ve içkinliği dengeye ulaştırabilmek için oynadıkları bireysel bir eğitim oyunudur ve oyun kesinlikle ne açık bilinçle ne de uykudayken oynanabilir. “Elbetteki hayır, onu ancak bilinç akışının en verimli olduğu zihnin pijama halinde oynayabilirsin” derim. Saçları tepeden topuz yapılmış zarif fakat cahil Japon kadın minnetle gülümser, elindeki tahtayı masanın üzerine koyar, önüme doğru iter.

4 Kasım 2008 Salı

Doğum Günleri

Üniversitede bir arkadaşım “insanlar doğum yıldönümlerindeki ayda güzelleşirler” demişti. Hatta düğün gününü doğduğu aya denk getirmek için neler neler yaptı. Buna epeyi gülmüştüm ama biraz beşeri gözlem yapınca hakikaten saçların daha parlaklaştığı, gözlerin ışıldadığını yakalamadım değil birkaç kişide. Belki de psikolojiktir. İlk defa bu doğum günüm için heyecanlanıyorum. Güzelleşmek ne demek bilmiyorum, lakin gözlerim ışıldamaya başladı. İlk defa minimalist ve mütevazi evimde benim için hatırı sayılır bir kalabalık oluşturan yargı damarı alınmış sevdiklerimle kutlayacağım doğum günümü. Balkon, sucuk mangal ve şarapla yeni yaşıma kadeh kaldıracağım. Yılların gücü beni büyütmeye yetmiyor, fakat sakinleştiriyor..

Bu arada ev hediyesi soranlara : J

*tepsi

*çekiç, çivi

*ilkyardım malzemeleri

*yumurta tavası (benim tava epeyi büyük)

*kül tablası (battı ortalık battı..)