22 Ekim 2007 Pazartesi

Sigara Enayiliği

Hep yıkım, hep yıkım getiriyor beklentiler insana. Ne yıkıma aşığım, ne beklentiye. Ne nefesim kaldı, ne ciğerim.
Sigara da sıçtı ağzıma.
"-24 yaşında sigaraya başlamış biri olarak, kusura bakma ama çok enayi geliyorsun bana." dedi bir arkadaşım. Lise 1'de, özentilikten başlamış.. Birşeylere özenme yaım geçtiğinden, neden başladığımı anlayamıyor.
"-Cildin de soluklaşmaya başladı, farkında mısın?"
Şaşırdım. Yumruk gibi indi beynime bu cümle. Asli olduğunu sandığım şeylerle boğuşurken, gerçekten asli olanları harcıyorum. Hemen aynaya baktım.
"Yok canım.. Aynı işte."
"-Gözünün altı böyle miydi?" (Hafif başlayan karaltılardan bahsediyor) "Ya tenin? Sen beyaz tenlisin, herşey cildinden çıkar. Yüzündeki pembelik gitmiş. Sen kendine ne yaptığını zannediyorsun??"
3 aydır sigara içiyorum. Yeni içiciler gibi ürkek ürkek değil, tiryakiler gibi, her zehir zerresini içime çekerek, doya doya içiyorum. Hayatımda daha önce hiç içmemiştim.
Bırakmayı düşünmüyorum.
İlk sigarada başım dönüyor, o an varsa sinirim, anında "donuyor". Tüm duygularım donuyor. Düşünmeye başlıyorum.
Gözyaşımı donduruyor.
Düşünüyorum.
---

Rüyamda Atatürk'ü gördüm.
"Paşam, nasıl oldu, anlatın" dedim. Cumhurbaşkanlığının önünde yürüyorduk.
"480 senesiydi, yanlış biliyorsunuz" dedi.
"Kaç kişiydiniz?" dedim.
"10" dedi.
"Atam, anlatın ne olur" dedim.
Anlattı. Ama hatırlamıyorum.
"Yarın gece tekrar gelin" dedim.
Söz verdi.

Hiç yorum yok: