12 Ağustos 2008 Salı

Gece



Gece. Nefes alamıyorum.

Nefes alamıyorum, sıcaktan mı bu? Sırtüstü yatmak iyi gelmiyor, düşüncelerim beynimden çıkamıyor sanki, yerçekimi hepsini kafatasıma yapıştırıyor. Yapış yapış terliyorum.

Yanımda yatıyor. Yabancı artık. Onu tanıyor muyum? Birini tanıyabilemezsin ki. Onu tanımıyorum. Tamamen yabancı biri olarak yanımda yatıyor. Nefes alışlarımı takip ediyor, uyumamış, uyumuyor. Neden uyumuyor? Nefes alamıyorum, nefesimi tutmaya çalışıyorum. Gözlerim perdenin tam örtemediği aralıktan sızan ışığın aydınlattığı yeni mobilyalarıma yansıyor, o karanlıkta gözümü acıtıyor. Ne kadar sahiplenemediğimi hatırlatıyor. Yattığım yatağa yabancılığımı pekiştirerek.

Güm, güm sesler beynimi patlatmak üzere. Gecenin bu saati, diyorum, beni rahatsız etmeye ne hakkınız var bu gürültüyle, söyleniyorum. Boncuk boncuk oldum, kalbim gümlemeye devam ediyor. Düşünmeden edemiyorum. beni mutlu eden herşey, her şey bir illüzyon.

“iyi misin bebeğim?”

Daha derin nefes alıyorum, daha da derin, olmuyor. Şakaklarımdaki damardan barajlar çatlamaya başlıyor.Kanım dakikada 400 kere atıyor sanki, insanlıktan çıkmak üzereyim. Ölüyorum.

“iyiyim, iyiyim..”

Nefret sızıyor damarlarıma, sinirleniyorum. Sırtımı dönüyorum, sol kolumun üstüne yerleştiriyorum başımı, yastığı da reddediyorum. Daha beter sinirleniyorum. Kolum sırılsıklam oluyor, karıncalanıyor. Sinirime hakim olamıyorum, şimdiye kadar bilinçaltıma giren 3.sınıf ucuz cinayet filmlerinden birinde hissediyorum kendimi, bıçaklı hayal ediyorum ellerimi. Katil oluyorum hayalimde, sessizce öldürmek istiyorum. Bıçağın çeliğine azizler gibi saygı duyuyorum. Kutsal amaçla gönderilmiş her şey saygıdeğerdir, diyorum. Tatlı tatlı sırıtmaya başlıyorum. O sırada hayalimdeki elim terliyor, bıçak kayıyor, beynime saplanıveriyor, kalbim nihayet duruyor, dinleniyor.

Hiç yorum yok: