29 Kasım 2007 Perşembe

Gilda/Morris (older version)

Morris uyuyordu.

Gilda odaya girdiğinde asimetrik kollar ve bacaklarıyla, savaşta tek elinde bıçak diğer elinde şarap şişesiyle dövüşen, yıkılmış bir şarapçıya bezeyen morris'in düzensiz nefes alış verişlerini ilgiyle dinlemeye koyuldu. Gözlerinin en masum hali kapalı haliydi. Gilda dudaklarında sessiz bir gülümsemeyle morrise öpücük yolladıktan sonra odayı inceledi.

Dağınık yerleştirilmiş kitaplar, dolu kül tablası, karalanmış birkaç kağıt. Üstü lekeli halının üstünde kirli bir bluz ve kırışık bir pantolon. Bilgisayar kapalı. (Gizliliğine hassasiyet gösteren bir adamın bilgisayarı nasıl açık olsun ki). Klavyenin kenarına kül kaçmış ve pek umursanmamış. Raflarda akademik hayattan miras kitaplar. Nihayet sigara paketi, yanında anahtar.

Morris hırıltılı bir nefes alarak arkasını döndü. Gilda onun yüzünü göremiyordu artık. Uyandığında sinirini yatıştırsın diye çay koymayı düşündü ve ses çıkarmamaya çalışarak kapıya hamle yaptı. Fincancı katırlarını ürkütmeden odadan parmak uçlarına basarak çıkarken, Morris'İn cep telefonlarını gördü. Şeytan dürter.

Gilda'nın sol adımı havada kaldı, kararsızlıkla düşünmeye başladı. İçindeki şeytanla mücadele ediyordu. İlk defa morrisin telefonuna dokunma şansı vardı. İlk defa Morris'in sözleri dışında, Morris'le ilgili, hayatındaki diğer kadınlarla ilgili bilimsel bir bilgiye ulaşabilirdi. Kalp atışları hızlanmaya başladı. Morris bundan önce Gilda'nın bilgisayarını sabaha kadar didik didik etmemiş miydi, kendisinin haberi yokken? O da kanıtlara ulaşmak istemiş ve 8 saat durmaksızın özel dosyalarını okumamış mıydı? Üstelik bir şey bulamamış, kucağında bilgisayar, yüzünde utançlı bir kızarıklıkla Gilda'ya teslim etmemiş miydi bilgisayarı? Büyük hayal kırıklığıydı Gilda için. Çok ağlamıştı. Hayatında böyle bir şey düşünmemiş, kimsenin özel eşyalarını didiklememişti. Özel alanlara saygı duyma konusunda hassaslığı gelmiş geçmiş en medeni noktada olmasına rağmen şeytana yenilerek, elini telefona attı Gilda. Büyük ve hınzır bir heyecan dalgası şimdiden yüzüne vurmaya başlamıştı.--

Gilda'yla Morris'in ilişkisi her zaman kötüydü. Birbirlerini kaybetme korkusu hiçbir zaman birbirlerini tam olarak yaşamalarına izin vermemiş, kafalarındaki kimlikleri birbirlerine giydirerek o kimliklere aşık olmuşlardı. Yürütemiyorlar, ama asla vazgeçemiyorlardı. Bu duruma ilk uyanan morris'ti. İlişkinin ilk aylarından itibaren sürekli sorun çıkarıyor, olur olmaz meseleleri sonunda ayrılık cümleleri söylenecek noktaya taşıyordu. Sürekli Gilda'nın kendisini terk edip etmeyeceğini anlamaya çalışıyor, Gilda'yı ilişkiye bağlamak yerine uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ona göre her kadın terk ederdi. Gilda bir kadındı, Gilda da terk ederdi. Fakat Gilda'daki öz, onun çözebileceğinden çok daha "fazla"ydı. Bu nedenle hem çılgıncasına güven duyuyor, hem de her fırsatta canını yakarak onu test ediyordu. Her şeyin farkında olmasına rağmen, durduramıyordu kendisini. Gilda piyangodan çıkmış bir ödül gibiydi. Hayatının atışıydı onu tavlamış olmak, ve Gilda ondaki özü de görüyordu. Morris düşünüyordu, kendisini görmeyi başarabilecek kaç kişi tanıyabilirdi bu hayatta?

Gilda odadan çıkarak banyoya gitti, kapıyı sıkıca kapattı. Heyecandan ışığı yakmak aklına bile gelmemişti, telefonun ışığı kendisine yetiyor ve artıyordu. Mesajlar menüsüne girdi önce. Yukarıdan aşağıya tarih sırasıyla diziliydi mesajlar. İsimlere baktı. "gilda, gilda, gilda.." kendisinin attığı mesajları görünce, rahatlar gibi oldu. Eğer o telefonda karşılaşacaklarını önceden bilme fırsatı olsaydı, Gilda bu ilişkiye hiç başlamazdı, ya da kendisini bu kadar kaptırmazdı. Kendisiyle ilgili ciddi sorgulamalara girişeceği, özgüven sorunu yaşayacağı, tehlikeli ve dengesiz bir dönem başlamak üzereydi.

Gilda ilk yabancı kadın adıyla karşılaştı. "Merceu"

Merakla mesajı açtı.

"Hayatım, ben şimdi çıkıyorum, sen arkadaşlarının yanında olacağın için seni aramayacağım. Ama eve geldiğimde seni aramak istiyorum bitanem. Seni seviyorum" SENİ SEVİYORUM!, diye tekrarladı Gilda.

Diğer isim. "Gilmore"

"yaşadığımız sorunları bir kenara bırakıp bu hayatı seninle yaşamak istiyorum. Bunun için elimden geleni yapacağım." !!!

Başka bir kadın. "Suzan""Seni çok özledim. Eve dönmüşsün. Beni ara."

Gilda, hayatının en büyük örsünü kafatasının üstünde hissetti. Kocaman demir ve paslı örs tepeden hızla başına düşmüş, onu banyo seramiklerine yapıştırmıştı. Birkaç sn önce uzayda yer kaplayan bedeni ve ruhu o an hiçbir şey oluverdi. Çizgifilm karakterlerinin aniden puff diye kaybolabilmesini hatırladı, onlardan hiçbir farkı yoktu o an. Sara hastası gibi titreme nöbetine tutuldu. Gözleri yaşa boğuldu, mesajlara devam etmek istemesine rağmen, nefes alamamaya başladığını farketti ve nefesi boğazına düğümlendi. Hiç. Gilda koskoca bir hiç'ti. Sıfır bile bir şeydir, hiç, sadece hiçtir. Gilda, gözleri dolu dolu, nefes alamayan bir HİÇti sadece. Nefes almayı aklına getiremeden, okumaya devam etti. Yaşamdaki tek önceliği, Morris'in; hiçbir zaman bilmediği ve telefon olmasa bilme şansının olmadığı hayatına ilişkin bilgi almaktı. 5 kadar farklı kadından, çeşitli aşk ve sevgi cümleleriyle dolu mesajlar. Arada kendisininkiler. Ama arada. Hepsi aynı tarzda, aşk ve sevgi dolu. Yaşanan bir ilişkinin yaşanma sürecine dair bilgiler taşıyan mesajlar… Bir tane mesaj vardı ki, Gilda o mesajı okumamış olsaydı, bir daha nefes alamayabilirdi. Aklına gelmiyordu nefes almak. Ama bu diğerlerinden farklıydı. Farklı bir paylaşımdan haber veriyordu.Morris'in cüret etmeyeceğini sandığı bir alan. "Köprücük kemiğimde nefesini hissetmek istiyorum.."

Bacakları atın tek ve en önemli hazinesidir. Atlar eğer bacaklarından yaralanırlarsa, atın ölüm kararının verilmesine kadar gidebilecek bir süreç başlar. Atın dizi; uyuşturma malzemeleri kullanılamayan özel bir bölgedir ve buraya işlem yapılırken at tüm acıyı canlı canlı hisseder. Derisi soyulurken, dikiş atılırken, kurşun yemişse kurşunu çıkarırken, at acıdan neredeyse bir insan gibi ağlar. Bunun için operasyon sırasında at bacağındaki acıyı hissetmesin diye, özel, minyatür bir mengeneyle atın bir kulağı sıkıştırılmaya başlanır. Kulağının acısına odaklanan at, bacağın acısını hissedemez hale gelir. At ayağının sakat olduğunu fark etmez. Bu önemlidir.

Gilda, bu son mesajla birlikte nefes almaya başladı. Bu sonuncusu öyle büyük, öyle beklenmedik bir mesajdı ki, diğerlerinin acısını unutup, kalakaldı. Morris'e gelen bu mesaj, Gilda'nın kulağını sıkıştırmış, ezmiş, parçalamıştı. Geçirdikleri 3 aylık ayrılık süreci boyunca ara ara görüşmüşler, barışmışlar ve tekrar ayrılmışlardı. Morris, Gilda'nın hayatından çıkmasıyla oluşan boşlukta tutunacak bir dal arıyor olabilirdi ve Gilda bunu kabul etmeyecek kadar gaddar da değildi. Kendisi kimseye yaklaşamamış olsa da, Morris nihayetinde ilkel bir erkekti, bunu kabullenebilirdi. Ama sex, her şeyi değiştirir. Başka bir beden, bir kadın bedeni, ve o kadın bedenine duyulan özlemle gerçekleştirilen kutsal tapınma eylemi. Kadının titremesiyle son bulan, neslin devamı için seçilen kadına gurur yaşatan, erkeğin boşalması. Bunun için o kadını "ödüllendirmesi".

Kabul edilemez.

1 yorum:

gülsen VAROL dedi ki...

dünyada milyonlarca salak Gilda ve milyarlarca gerçek Moris vardır.. Ve, mertliğin değil ama
Morislerin bozulması cep telefonlarının icadı ile başlamıştır..